Probiyotik Reçel
Yükleniyor...
Alt Kategoriler
Markalar
Nitelikler
Fiyat Aralıkları
-
Listeleme
Probiyotik Reçel
Probiyotik Reçel
İnsan ve hayvan sağlığı üzerinde sindirim sisteminde bulunan mikrofloranın çok önemli rolü olduğu bilimsel bir gerçektir. Probiyotik bakteriler; mide ve bağırsak florasındaki dengeyi korur. Bunun sonucunda patojen bakterilere karşı antibakteriyel aktiviteleri, antialerjik ve bağışıklık sistemi üzerinde olumlu birçok etkilerini gözlemlemek mümkündür. Probiyotik, vücutta sindirim sisteminde doğal olarak yer alan, sağlık üzerine faydalı etkilerde bulunan canlı bir mikrobiyal gıda unsurudur. Probiyotik ürünleri, tüketicinin sağlığı üzerine olumlu etkileri olan mikroorganizmalar ve canlı şekilde içeren gıdalar şeklinde tanımlayabiliriz.
Probiyotik içeren fonksiyonel gıdalara olan ticari ilgi, probiyotiklerin sindirim sistemindeki fonksiyonları üzerine yapılan araştırmalara paralel olarak artış göstermektedir. Yapılan araştırmalara göre probiyotiklerin faydalı etkileri aşağıdaki gibi sıralanabilir;
- Laktoz metabolizmasının arttırılması,
- Bağırsak florası üzerine olumlu etkisi,
- Sindirim sistemi enfeksiyonlarının önlenmesi,
- Midede bulunması sonucu ülsere sebep olabilen ve rota virüs üreten patojen bir bakteri olan helicobacter pylorinin gelişiminin engellenmesi,
- Bağışıklık sisteminin geliştirilmesi,
- Sindirimin düzenlenmesi,
- Antikanserojen ve anti-alerjik etki,
- Serum kolesterolünün azaltılması,
- Sinir sistemini rahatlatıcı etkisi,
- Beslenme üzerindeki faydaları (vitamin üretimi, minerallerin emilimi, sindirim enzimlerinin üretimi).
Yukarıda saydığımız faydaları göz önünde tutarak, faaliyet alanımızda bulunan; çilek, kayısı, karadut reçeli için probiyotik ilavesi ile ilgili ARGE çalışmalarına, üründe kullanılan probiyotiğin cinsi konusunda araştırmalar yaparak başladık. Bu araştırmalar ışığında sıvı formda bulunan probiyotiklerin canlı olmaları sebebiyle daha etkili olduğu sonucuna ulaşıldı. Probiyotik takviye için en önemli unsur; canlı ve aktif kültürler içermesidir. Toz probiyotikler inaktif kültürler içerdiği için, sıvı formda probiyotik kullanılmasına karar verildi. Bu kararın alınmasında, proses şartları da ayrı bir etken olarak karşımıza çıkmıştır. Reçellerin üretiminde kimyasal koruyucu kullanılmadan; sıcak dolum, eşzamanlı pastörizasyon ve hızlı soğutma tekniği ile çalışılmasını en doğru teknik olduğu için tercih ettik. Dolayısıyla, ısıl işlem uygulamalarının sıvı probiyotik kültüre olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması, çözümü zor olan süreç olarak karşımıza çıkmıştır. Uzun çalışma ve denemeler sonucunda ısıya daha dayanıklı probiyotik kültür elde edilmiştir. Proses parametrelerinde yapılan bir dizi uygulama ve sıcaklık-süre verilerinin revizyonu ile de hedeflenen sonuçlara ulaşılmıştır. Bunun yanı sıra ürün gıda güvenliği açısından, özellikle mikrobiyolojik kalite kayıplarının oluşmasına neden olabilecek bu değişikliklerin izlenerek, raf ömrünün ne kadar etkileneceği de test edilerek sağlaması yapılmıştır.
Piyasada var olan probiyotik ürünlerden bizim ürünümüzün farklı yanı nedir, sorusunun en net cevabını şu şekilde verebiliriz: Bizim kullanmış olduğumuz probiyotik kültür, sıvı-canlı formdadır. Genelde toz halde bulunan probiyotik takviyeli gıdalarda, probiyotik bakteriler mideye girdikten sonra aktif hale gelmeye başlayıp, sindirim sisteminin mideden sonraki kısımlarında tümüyle canlı ve etkili olabilmektedir. Midede yerleşik olan H. Pylori üzerine etkisinin sınırlı olmasının yanı sıra, genel sindirim sistemi üzerindeki faydaları da istenen düzeyde gözlemlenememektedir. Sıvı-canlı probiyotik bakteri ise, mideye ulaşır ulaşmaz H. Pylori ile etkileşime girer. Onu zayıflatarak zarar veremez düzeye indirebilmesine ek olarak, bağırsak sürecinde etkisini artırarak devam ettirebilir.
Bir ürünün probiyotik olarak adlandırılabilmesi için ürünün en az 1x10⁶ oranında probiyotik bakteri içermesi gerekir. Bu parametrenin kontrolü için hazırlanan ürünler Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü’ne analiz için gönderilmiştir. Enstitü tarafından yapılan mikrobiyolojik analizler sonucunda ürünün en az 1x10⁶ oranında probiyotik bakteri içerdiği tespit edilmiştir. Bu demektir ki, kullanılan bakteri kültürü prosese uygun hale gelmiş ve canlılığını koruyabilmiştir.
Probiyotik reçellerimizi “Clean label-temiz etiket” prensibine uygun olarak üretiyoruz. Tüketiciden tüketiciye değişebilen bir algısı olan temiz etiketin genel prensibi herhangi bir gıda katkı maddesi, bunların özellikle sentetik olanlarını, kimyasal çağrışımı yapan veya E kodu taşıyan bileşenleri içermemesidir.
Yapılan piyasa araştırmalarında, probiyotik ilavesi içeren bir reçel ürününe rastlanmamıştır. Probiyotikler genel olarak yoğurt gibi fermente ürünlerinde kullanılmaktadır. Yaygın kullanımı dışında kullanıyor olmanın pazarda fark yaratacağını düşünüyoruz. Ayrıca sağlıklı beslenmeyi önemseyen, reçeli sevip tereddütle bakan tüketicilerin beklentisine karşılık olabileceği düşüncesiyle de çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Probiyotik içeren fonksiyonel gıdalara olan ticari ilgi, probiyotiklerin sindirim sistemindeki fonksiyonları üzerine yapılan araştırmalara paralel olarak artış göstermektedir. Yapılan araştırmalara göre probiyotiklerin faydalı etkileri aşağıdaki gibi sıralanabilir;
- Laktoz metabolizmasının arttırılması,
- Bağırsak florası üzerine olumlu etkisi,
- Sindirim sistemi enfeksiyonlarının önlenmesi,
- Midede bulunması sonucu ülsere sebep olabilen ve rota virüs üreten patojen bir bakteri olan helicobacter pylorinin gelişiminin engellenmesi,
- Bağışıklık sisteminin geliştirilmesi,
- Sindirimin düzenlenmesi,
- Antikanserojen ve anti-alerjik etki,
- Serum kolesterolünün azaltılması,
- Sinir sistemini rahatlatıcı etkisi,
- Beslenme üzerindeki faydaları (vitamin üretimi, minerallerin emilimi, sindirim enzimlerinin üretimi).
Yukarıda saydığımız faydaları göz önünde tutarak, faaliyet alanımızda bulunan; çilek, kayısı, karadut reçeli için probiyotik ilavesi ile ilgili ARGE çalışmalarına, üründe kullanılan probiyotiğin cinsi konusunda araştırmalar yaparak başladık. Bu araştırmalar ışığında sıvı formda bulunan probiyotiklerin canlı olmaları sebebiyle daha etkili olduğu sonucuna ulaşıldı. Probiyotik takviye için en önemli unsur; canlı ve aktif kültürler içermesidir. Toz probiyotikler inaktif kültürler içerdiği için, sıvı formda probiyotik kullanılmasına karar verildi. Bu kararın alınmasında, proses şartları da ayrı bir etken olarak karşımıza çıkmıştır. Reçellerin üretiminde kimyasal koruyucu kullanılmadan; sıcak dolum, eşzamanlı pastörizasyon ve hızlı soğutma tekniği ile çalışılmasını en doğru teknik olduğu için tercih ettik. Dolayısıyla, ısıl işlem uygulamalarının sıvı probiyotik kültüre olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması, çözümü zor olan süreç olarak karşımıza çıkmıştır. Uzun çalışma ve denemeler sonucunda ısıya daha dayanıklı probiyotik kültür elde edilmiştir. Proses parametrelerinde yapılan bir dizi uygulama ve sıcaklık-süre verilerinin revizyonu ile de hedeflenen sonuçlara ulaşılmıştır. Bunun yanı sıra ürün gıda güvenliği açısından, özellikle mikrobiyolojik kalite kayıplarının oluşmasına neden olabilecek bu değişikliklerin izlenerek, raf ömrünün ne kadar etkileneceği de test edilerek sağlaması yapılmıştır.
Piyasada var olan probiyotik ürünlerden bizim ürünümüzün farklı yanı nedir, sorusunun en net cevabını şu şekilde verebiliriz: Bizim kullanmış olduğumuz probiyotik kültür, sıvı-canlı formdadır. Genelde toz halde bulunan probiyotik takviyeli gıdalarda, probiyotik bakteriler mideye girdikten sonra aktif hale gelmeye başlayıp, sindirim sisteminin mideden sonraki kısımlarında tümüyle canlı ve etkili olabilmektedir. Midede yerleşik olan H. Pylori üzerine etkisinin sınırlı olmasının yanı sıra, genel sindirim sistemi üzerindeki faydaları da istenen düzeyde gözlemlenememektedir. Sıvı-canlı probiyotik bakteri ise, mideye ulaşır ulaşmaz H. Pylori ile etkileşime girer. Onu zayıflatarak zarar veremez düzeye indirebilmesine ek olarak, bağırsak sürecinde etkisini artırarak devam ettirebilir.
Bir ürünün probiyotik olarak adlandırılabilmesi için ürünün en az 1x10⁶ oranında probiyotik bakteri içermesi gerekir. Bu parametrenin kontrolü için hazırlanan ürünler Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü’ne analiz için gönderilmiştir. Enstitü tarafından yapılan mikrobiyolojik analizler sonucunda ürünün en az 1x10⁶ oranında probiyotik bakteri içerdiği tespit edilmiştir. Bu demektir ki, kullanılan bakteri kültürü prosese uygun hale gelmiş ve canlılığını koruyabilmiştir.
Probiyotik reçellerimizi “Clean label-temiz etiket” prensibine uygun olarak üretiyoruz. Tüketiciden tüketiciye değişebilen bir algısı olan temiz etiketin genel prensibi herhangi bir gıda katkı maddesi, bunların özellikle sentetik olanlarını, kimyasal çağrışımı yapan veya E kodu taşıyan bileşenleri içermemesidir.
Yapılan piyasa araştırmalarında, probiyotik ilavesi içeren bir reçel ürününe rastlanmamıştır. Probiyotikler genel olarak yoğurt gibi fermente ürünlerinde kullanılmaktadır. Yaygın kullanımı dışında kullanıyor olmanın pazarda fark yaratacağını düşünüyoruz. Ayrıca sağlıklı beslenmeyi önemseyen, reçeli sevip tereddütle bakan tüketicilerin beklentisine karşılık olabileceği düşüncesiyle de çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Probiyotik Reçel Özellikleri
- Kimyasal koruyucu içermez,
- Glikoz içermez,
- Sitrik asit içermez,
- Kıvam verici içermez,
- Renklendirici içermez,
- Aroma verici içermez,
- Probiyotik bakteri kültürü minimum 1x10⁶.
- Glikoz içermez,
- Sitrik asit içermez,
- Kıvam verici içermez,
- Renklendirici içermez,
- Aroma verici içermez,
- Probiyotik bakteri kültürü minimum 1x10⁶.